Diagon yolu'nda okul alış verişim için yürüyordum.Ama benim gibi herkes okul alışverişi için yürüyormuş.Zaten gürültülü olan Diagon Yolu şimdi bin kat daha gürültülüydü.Tek umudumsa kaç aydır özlemini duyduğum okuluma Hogwarts'a ulaşacağımdı.Gürültüden kaçmak için önüme ilk gelen dükkana girdim.Şansıma bu bir hayvan dükkanıydı.Ve dışarısından daha sessiz olduğuna her iddia'ya girerdim.Hayvanların arasında gezinmeye başladım.Bazıları gerçekten çok şekerken bazıları gerçekten beni ürkütüyordu.''Ay ne şeker şeysin sen!!'' bir köpeğin önünde durup onu sevmeye başladım.Beyaz gövdesinde iri kahverengi benekleri kocaman siyah gözleriyle sadece bir kaç yaşında gözüküyordu.Ve sanki onu almam için yalvaran bir bakışı vardı.Onu alabilirdim.En azından fazladan param vardı.Onu alabilecek kadar...Hemen kucaklayıp kasayaa ilerledim.Açıkçası adam minnettar gözlerle bana bakarken bakışlarında köpeğin bana bakan bakışlarını yakaladım.Aynıydı..Hemen hemen...Neler yaşadığını gerçekten merak ederken kapıdan gürültüye çıkan sokağa adımımı attım.ama bu sefer dikkatimi köpeğime verirken kulaklarım sesi daha az işitiyordu.çok şekerdi yani kocaman kahverengi burnu bir fındığı andırıyordu.Fındığa bayılırdım...''Hey baksana senin adın Fındık olsun.'' köpeğim Fındık heyecanla havladı.Başını hevesle okşayıp kitap defterlerimi almak için yürüyüşüme devam ettim.